Türk Medeni Kanunu'nda ("TMK") ortak velayete ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin iki yıl önce verdiği karar doğrultusunda, boşanma durumunda anne-baba anlaştığı takdirde mahkemeler ortak velayete de karar verebilmektedir.
Türk hukukunda evlilik devam ettiği sürece ergin olmayan çocuk, anne ve babasının velayeti altındadır. TMK'nın 336. maddesi uyarınca, evlilik birliği devam ederken velayetin bölünemeyeceği açıkça hüküm altına alınmıştır. Fakat eşlerin boşanması durumunda velayet hakkı çocuk kendisine bırakılan tarafa, yani taraflardan sadece birine verilebilmektedir.
Hakim olan bu görüş iki yıl öncesine kadar, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin kararlarına ve uygulamaya egemen olmuştu. Yargıtay yerleşik istikrarlı kararları ile ortak velayetin Türk hukukunda mümkün olmadığına ve ortak velayetin “kamu düzenine” aykırı olduğuna karar verilmişti.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, bu konuda görüş değiştirdi ve 20 Şubat 2017 tarihli 2016/15771 E. 2017/1737 K. sayılı kararında, evlilik dışı doğan ortak çocuğun velayetinin anne ve babaya ortak verilmesi talebini değerlendirdi. Yargıtay, “ortak velayetin” Türk kamu düzenine aykırı olup olmadığı hususunu inceledi. Verilen kararda “Ortak velayet” düzenlenmesinin, Türk kamu düzenine açıkça aykırı olmadığı ve Türk toplumunun temel yapısı ve temel çıkarlarını ihlal etmediğine hükmetti.
Yargıtay’ın ilgili bu kararından sonra Tekirdağ'da görülen davada da, “ortak velayet” kararı çıktı. 2010’da evlenen ve iki çocuk sahibi olan C.A.T. ile Y.H.T. çifti, şiddetli geçimsizlik nedeniyle anlaşmalı olarak boşanmak için başvurdu. Birbirinden hiçbir talepte bulunmayan ve anlaşmalı boşanmak isteyen çift, çocuklarının eğitim masraflarını birlikte karşılamayı ve ortak velayet talep etti. Buna ilişkin Çorlu 1. Aile Mahkemesi de iki çocuğun da velayetinin anne C.A.T. ve baba Y.H.T.’ye “ortak verilmesini” karara bağladı. Kararda: “Somut olayda her iki tarafın da velayet hakkından vazgeçmek istemediği, hazırladıkları protokolde velayeti ortak kullanmak istediklerini açıkça beyan ettikleri, çocukların ne zaman ve ne kadar süreyle kimin yanında kalacaklarını belirledikleri ve giderlere de beraber katılmak istedikleri, ortak velayet talebinin küçüklerin yüksek menfaatini ve güvenliğini tehlikeye düşürecek bir şekilde değil, fiziksel ve ruhsal gelişimlerine olumlu katkı sağlayacak şekilde düzenlendiği, anlaşma şartlarının tümünün mahkememizce de uygun bulunduğu anlaşıldı.”
10 Mart 2016 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6684 Sayılı Kanun ile İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşme’ ye Ek 7 No’ lu Protokol iç hukukumuz haline gelmiştir. Bu protokolün Eşler arası eşitlik başlıklı 5. Maddesi “Eşler evlilikte, evlilik süresince ve evliliğin sona ermesi durumunda, kendi aralarında ve çocukları ile ilişkilerinde medeni haklar ve sorumluluklardan eşit şekilde yararlanırlar.” hükmündedir.
Anayasamızın 90. Maddesinde ise “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle: 7.5.2004-5170/7 md.)Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır.” Hükmü bulunmaktadır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 20 Şubat 2017 tarih ve 2016/15771E, 2017/1737 K. Sayılı içtihadında Ortak velayetin Türk toplumunun temel yapısına, Kamu düzenine uygun olduğuna vurgu yapmıştır. Aile mahkemelerinde de ortak velayet kararları alınmaya başlanmış olup her geçen gün de sayıları artmaktadır. BM. Çocuk hakları sözleşmesinin 3/1, 9, 18 inci maddeleri de müşterek çocuğun üstün yararını gözetmiş, Çocukların Anne ve babasından eşit ilgi ve bakım görme hakkı güvence altına alınmıştır.
0 Yorumlar