T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
2016/29039 E.,
2019/12700 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı ile davalılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, davalıların murisi ...’nin davacı bankadan tüketici kredisi kullandığını, borçlunun ölümü ve borcun ödenmemesi nedeniyle mirasçıları aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalıların soyut gerekçelerle takibe itiraz ederek durmasına sebep olduklarını ileri sürerek; haksız itirazın iptali ile takibin devamı ile inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine, davalıların ... 3. İcra Müdürlüğünün 2014/14680 sayılı takip dosyasındaki itirazlarının 15.609,61 TL asıl alacak, 614,63 TL işlemiş akti faiz, 30,73 TL %5 BSMV olmak üzere toplam 16.254,97 TL üzerinden iptaline, takibin bu miktardan devamına, yukarıdaki asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %18 temerrüt faizi ve faize BSMV uygulanmasına, yukarıdaki asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiş; hüküm, davanın taraflarınca temyiz edilmiştir.
1-Dava, mirabırakan tarafından kullanılan kredi nedeniyle ödenmeyen kredi taksitlerinin tahsiline yönelik mirasçılar aleyhine başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, kullanılan kredinin hayat sigortası ile güvence altına alındığı dosya kapsamı ile sabittir.
Dosyanın incelenmesinde davalıların miras bırakanı olan kredi borçlusunun doğru beyan yükümlülüğünü ihlal ettiği ve hastalığın gizlendiği gerekçe gösterilmek suretiyle, dava dışı sigorta şirketince herhangi bir tazminat ödemesi yapılmayacağı bilgisinin davacı bankaya bildirildiği ve bunun üzerine davalı mirasçılar aleyhine takibe geçilmiş olduğu, bu takibe itiraz edilmesi üzerine davanın açıldığı görülmüştür.
Somut uyuşmazlıkta, sigorta poliçelerinin davacı banka tarafından açılan kredilere teminat olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. Tüketici kredisi sözleşmesinde ve tüm sigorta poliçelerinin üzerinde kredi veren bankanın adına dain-i mürtehin kaydı bulunacağı yazılı olup sigorta şirketinin menfi yanıtına karşı, davacı banka lehtar olduğu sigorta poliçesindeki hakları talep ettiğinde, sigorta şirketinin ona karşı ileri sürebileceği bir defi ve itiraz hakkı bulunmamaktadır. Muris, bankadan kullandığı krediye teminat oluşturmak üzere bankanın talebiyle hayat sigortası yaptırmıştır. Esasen kredi veren bankanın talebi ile tüketici tarafından yaptırılan hayat sigortası, tüketicinin kendi isteğiyle yaptığı bir sigorta olmayıp, bankanın talebi üzerine kredi alacağına teminat oluşturmak üzere yapılan bir sigortadır. Sigorta poliçesinde, tüketici sigortalı, banka lehtar ve sigorta poliçesini düzenleyen sigorta şirkedir. Poliçenin dain-i mürtehini bankadır. Rizikonun gerçekleşmesi halinde, bankanın poliçe teminatı kapsamında kalan bakiye kredi alacağını, öncelikle sigorta şirketinden tahsil etmesi gerekir. Sigorta şirketi keşideci konumunda olduğundan, bankaya karşı tüketicinin ... sorunları olduğunu, örneğin, kalp hastası veya kanser hastalığını gizlediğini ileri süremez. Bankanın elinde hayat sigortası poliçesi gibi kolayca alacağını tahsil etme imkanı varken, sigortacının ödeme talebini geri çevirdiği şeklindeki bir gerekçeyle, poliçe limiti kapsamında kalan alacağı için icra takibi başlatması veya dava açması TMK 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırılık oluşturur.
Bu nedenle tüketici işlemi niteliğindeki banka kredileri nedeniyle, hayat sigortası yapılmış olması durumunda, bankanın poliçe limitleri dahilinde kalan kredi alacağını öncelikle sigorta şirketinden tahsil etmesi zorunludur. Bu husus, banka tarafından tüketicinin mirasçıları ( halefleri ) hakkında dava açılabilmesinin ön şartıdır. Banka sadece poliçe limitinin yeterli olmadığı bakiye alacak için tüketicinin mirasçılarından talepte bulunabilir. Kredi kullanan tüketici adına yapılan hayat sigortası poliçesi mevcutken, bankanın tüketicinin ölümü nedeniyle, tüketicinin mirasçılarından ödenmeyen bakiye kredi alacağının tahsili için dava açması veya icra takibi başlatması, sigorta hukukunun temel ilkelerine ve sigorta yapılmasının amacına aykırılık oluşturacağı gibi sigorta yapılmasına duyulan güven ve itimadı da zedeler. Bu nedenle banka alacağını öncelikle sigorta poliçesinden tahsil etmelidir. Medeni Kanun'un 2. maddesinde, "Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” hükmü düzenlenmiştir. Buna göre, tüm hukuki yollar davacı banka tarafından tüketilmeden mirasçıya karşı takip başlatılmış olması, dürüstlük kuralına uygun düşmemektedir. Mahkemece, bu husus gözetilerek vaktinden evvel açıldığı anlaşılan davanın usulden reddi gerekirken, işin esasına girilmek suretiyle ve hatalı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre, davacının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davalılar yaraına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan 29,20 TL harcın davacıya iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 17/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
0 Yorumlar